“Robert Kolej’in bizlere verdiği en önemli şeyler; kültürdü, yaşam biçimiydi, dünya görüşüydü. Orada biz; karşı düşünmeye saygı duymayı öğrendik, rasyonel düşünmeyi, irdelemeyi, tartışmayı öğrendik. Kültürün, okuyup, dinleyip belleğimize attığımız bilgilerden ibaret bilgilerden olmadığını öğrendik. Öğretim üyelerinin söylediklerini, kitapta yazılanları, irdeleyip tartışmadan doğru kabul etmenin yanlış olduğunu öğrendik. Kolejde, kendi bacaklarımızın üstünde durmayı öğrendik, özgüven kazandık.”
Kitaptaki öykülerin hiçbiri hayal ürünü değildir, yaşanmış olaylardır.
Küçüğüm, sanki yedi sekiz yaşındayım. Bizim evin önünde toz toprak içinde futbol oynuyoruz. Arkadaşlarımın çoğu biraz ilerideki teneke mahallesinden çingeneler. Aramızdaki en iyi oyuncu Rober, Mersinli bir Musevi ailesinin oğlu. O yıllarda Çingenesi, Kürdü, Türkü, Arabı, Çerkezi, Ermenisi, Musevisi hep birlikteydik. Ayrılık gayrılık yoktu aramızda. Hepimiz Türk’tük. Yanlış anlamayın,Dikran’ın Ermeni asıllı, Mahmut’un Arap asıllı olduğunu bilirdik ama onlar da bizim kadar Türk’tü, bize öyle öğretilmişti. Keşke kardeşi kardeşe düşman edenlere karşı, kin yerine sevgiyi aşılayabilsek herkese.